3 Kasım 2017 Cuma

geri sayım

Neydik de ne olduk
Hiçbir şey değildik
ve inanın bana bir şey de olmayacak

tabii ki olmayacak

ne tütün sarmaktan bıkacaksın
ya da
gitmek isteyeceksin

gitmek en doğrusu
hatta kaçmak

kendinden?

öfkelerinden?

yok yok

kaçış da çözüm değil
çünkü kaçamıyorsun

fazla mı geldi?
sanırım.

e peki nedir zor olan?
yaşamak?
elbette değil,
yaşamak zorunda olmak.
ve zorunda kalmak
bütün kötülüklerin tohumusun sen
filizleri de bizleriz

ya alışmak?
ya da alışmaya çalışmak?

alışamayıp buraya yazı yazmak.

neyse dostlarım,
iyi değilim

24 Eylül 2017 Pazar

anlamsızlıklar silsilesi

Bunlar hep boşa nefes tüketmeler

Tıpkı sildiğim yüzüncü satır gibi.

Anlam yok

Anlayan yok

Herkes anlaşılmaz

Kişi kendinden bilir



Bok çukuru mu?

Eli kirlenmiş bizler mi?

Boka kötü anlam yükleyen şerefsizler mi?


Kırmızıyı kim çözer?
Karanlığı kim süpürür?



Ne şaşırttı ki beni?
Hayat mıdır zaman mıdır
Bilmezler
Bilmem

Neyse dostlarım,
iyi değilim. 

28 Mart 2017 Salı

ne desem ki

Cümlelerin başı olmuş "ah"
Cümlelerim olmuş 
"vah"
ama mutluyum
bu yüzden ne yazı ne de şarap
ama konumuz bu değil
özledim
cidden özledim
bu kılıf pek hoş olmadı, yakıştıramadım. 
kendime tabi..
sevemedim beni
olmadım lan daha 
bir anda olmaması gereken şeyler bunlar
ya da kabullenmemem gerekirdi
neyden bahsettiğimi bilseniz ah!
şarkı da yok bu sefer
ölü adam şarkı dinler mi hiç..

ölü adam dirilir mi peki
keşke 
ama önce sözünde durması gerek
biraz da saç kaybı!

siz hiç geçmişe seslendiniz mi?
"kendimi kendime anlatmaya utanır oldum"

13 Haziran 2016 Pazartesi

Unutulmaya yüz tutmuş yalanlar..



Hayat, duyduğumuz o eski şarkıyla; öğreneceğimiz yeni şarkılar arasında tıpkı bir Newton'un sarkacı gibi, an gelir gelecekten ve bazen de geçmişten yersin darbeyi ama sen hep aynısındır; hareket dahi edemezsin, zaman seni oraya hapseder. Hep hareket ettiğini düşünen sen; tıpkı komadaki biri gibi son çırpınışlarını veriyorsun. Belki aldığın o nefes son nefestir ya da gördüğün o güzel kadın... sonra yaşadığını hissediyorsun. Hipnoz gibi, ne gerçek ne hayal bilemiyorsun. Son kalan sigarandan belki de son fırtını çekiyorsun ve yine çakmağını bulamıyorsun; kim böyle yaşamak ister ki? Ama bazıları böyle ölüyor farkındasın. Geçmişini bir kafese sokuyorsun "unutmak" diye nitelendiriyorsun tabii. Geçmiş darbeyi vuruyor ama gelecek boş durur mu sandın? O da kozunu oynuyor. Darbe yedikçe gerçeğe daha da yaklaşıyorsun. Artık ne geleceğin ne de geçmişin kalıyor ortada. Var olan tek şey sensin artık. Gözlerine uyku bandı çekilmiş gibisin ve 3. gözün artık kör. Artık uzun ve karmaşık bir yoldasın. Ne önün seninle en de arkan, ve yürüyorsun....

yürümeye devam ediyorsun

başın da dönmüyor artık

gözlerindeki perdeler de yok artık

hala körsün..

evet. Şuan gerçeğin içindesin

onları yakaladın

artık ölebilirsin.

28 Nisan 2016 Perşembe

TEK BAŞINA

Kafasında planları vardı ; kafası hep güzeldi.. Okuması gereken kitaplar, ezberlemesi gereken saçma sapan şeyler ve unutması gereken insanlar ve nicesi kafasını kaşındırırdı. Saçını kesti.
Ölmesi gerekti, çünkü yaşamak için bir sebep yoktu.
Gitmesi gerekti, gitmek yok olmak demekti.
Kendisi kalıpsızın tekiydi, beni de sevmezdi pek; bazen güler bazen ağlardı, bakmayın güler dediğime gözyaşını teri zannederdi. Değer vermezdi kendisine, bazen de çok verirdi. Kendi dışındaki her şey onun için “diğerleriydi” ve herkesten de bunu beklerdi, “değerleri” değil de “diğerleri” olmak isterdi. Oldu mu olmadı mı onu bilen yok. Aslında bir şey bilen yok.
Galip gelmeyi de pek severdi, dipten çıkamadı bu yüzden.


Bir şarkı sözüydü. Bu yüzden “benden adam olmaz” derdi.
Yalan da söylerdi. “gelme ey ecel” derdi.
“sevmeyi öğrenebilseydi, nefreti seçerdi”
“bi türlü öğrenemedi sevmeyi”
“bi türlü sevemedi”
“bi öğrenemedi”
“bi”
“bi”
“bi”
   .
   .
   .


                     bi "o" kaldı..